Ana içeriğe atla

Kayıtlar

değişim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bugün Yepyeni Bir Gün

Her yeni gün yeni bir sayfa açıyorken hayatımızda, biz önceki sayfaları okumuş, ezberlemiş biri olarak hepsinin yüküyle yazıyoruz yeni sayfaları da. Dün kime kızmışsak, kimi seviyorsak, neyden etkilendiysek hepsini doldurup heybemize bugünü de onlarla birleştirerek bakıyoruz yeni gelişmelere. Sanki düne kadar olan her şeyi kaydettiğimiz bir gözlük var ve o gözlükle o kayıtların arasından bakıyoruz. Öyle olunca da şu an olan şeyleri dünün lekesiyle görüyoruz. Tek başına bir anlam ifade etmiyor dünle anlam kazanıyor yeni olaylar. Biliyoruz ki bugün olan burada kalmayacak yarına ve sonraki günlere taşımacak. Bunun ağırlığı ve sorumluluğu ile yazışıyoruz. Bazen bunu bilmek ağır geldiği için kaçıyoruz, inkar ediyoruz kendi içimizde. Ama biliyoruz ki yükümüz her geçen gün ağırlaşacak. Silinmiyor çünkü. Tüm sekmeler açık kalıyor. Dönüp dönüp bakıyoruz. Beyin bazılarını siliyor. Bazıları tekrar hatırlanmamak üzere gidiyor. Ancak unutsak da bir şeyler kalıyor geride. Belki bir iz be...

Rutin bir hayat neler getirir?

Sürekli aynı saatlerde aynı şekilde yapılan şeyler zamanla yataylık, durağanlık getirir. Yatay negatiftir ve uzun süre negatifin devam etmesi kişinin hayatına pozitifi çeker. Aşırıya gidilen konuda zıddı doğmaya başlar. Pozitif; aktif, hareketli olandır. Bu hareket bir kaza, kayıp, iflas, ani bir olay ve öfke olabilir. Uzun süre harekete geçemeyen, bir yönü yatayda kalan kişiler kendisini öfkelendirecek olay ve kişileri hayatına davet eder. Her sabah kahve içen bir insan zamanla bunu otomatik şekilde yapmaya başlar. Rutine girer, durağanlık oluşur. İstemese de alışkanlık oluştuğu için içmek zorunda kalır. Bu durum zamanla keyif vermemeye başlar. İşleri planlı, disiplinli yapmak güzeldir ancak aynılık yataylık getirir. Ara sıra küçük değişiklikler yapmak, farklı perspektifler katmak, tat katacak yenilikler yapmak rutini bozacaktır. Namazın saatleri her gün değişir. Her namazı aynı kılmamak, her seferinde yenilenerek kılmak gerekir. Saatlerini bile takip etmek yenilik katıyor...

İnandığın Kadarını Yaşarsın

Değişime inanabildiği ölçüde değişiklikler oluyor insanın hayatında. Bazen öyle uzun geliyor ki yaşadıkları, hiç bitmeyecek, değişmeyecek zannediyor. Elinden bir şey gelmezmiş gibi. Kendini de şartları da yetersiz görme eğilimi oluyor. Bu durumda çaresizlik artıyor. Kendi görebildiği dar dünyada sıkışıp kalıyor. Dünyasının dışına çıkıp bakması pek de kolay olmuyor. Oysa geniş açıdan bakabildiğinde nelerin ona duvarlar ördüğünü görebilir ve bir anda her şey değişebilir. Fazla düşünerek hayatı karmaşık hale getirebiliyor insan. Bazen daha basit düşünen, çok kurcalamayan için değişim daha kolay oluyor. Çok bilmek de yük olabiliyor. Bildiği şartlara bağlıyor. Bilmediğine kapalı olabiliyor. Bildiklerini bir kenara bırakıp yeniyi alabilen için yenideki deneyimleri almak daha kolay ve keyifli oluyor. Kasların geliştirildiği gibi konfor alanından çıkmak için de adım adım ilerleyip kaslarını geliştirebilir insan. Değişmek gerekli mi? Evet. Her şey değişim halinde. Hayat durağanlığı ...

Konfor Alanından Çıkmak

Kendimizi rahat hissettiğimiz, alıştığımız, tanıdık, bildik alanın içinde kendi konforumuzu oluşturur ve ona tutunuruz. Acı çeksek bile alıştığımız acıyı terk etmek bile zor gelir. Değişiklik yapıp yeni zorluklar yaşamaktansa halihazırda olan zorluklarımızla yaşamayı seçeriz çoğu zaman. Değişime adım atmak zor gelir. Her yeni gün geçmişten getirdiğimiz anılara, tanıdık yüzlere hatta duygulara tutunuruz. Sabah uyanınca sevdiklerimizi, sevmediklerimizi, öfke ve diğer iyi ya da kötü duygularımızı hatırlayıp güne güvenle başlarız. Dünkü biz olduğumuzu kendimize hatırlatır, aynı eylemleri tekrarlayarak aynı rutinle güne devam ederiz. Bu bize aittir, konfor alanımızda güvende hissederiz. Ancak her gün aynı hayatı yaşarken, aynı duyguları hissederken ve aynı düşünceleri tekrarlarken hayatımızda bir şeylerin değişmesini beklemek hatadır. Hayaller ve hedeflerimiz için önce rutinlerimizi değiştirmemiz ve yaşamak istediğimiz hayata uygun olmamız gerekir. Nasıl bir hayat istiyorsak onun için adım ...

İnsan davranışı neye göre şekillenir?

 İnsanın hayatında büyük öneme sahip olan  0- 6 yaş dönemi kişiliğimizin ve dünya görüşümüzün büyük oranda şekillendiği dönemdir. Bu dönemin öncesinden biz aktarılan bilgileri de alarak yolculuğa başlarız. Doğumla beraber artık hayatın içinde rol alarak öğrenmeye başlarız. Deneyip yanılarak, başkalarını gözlemleyerek pek çok konuda bilgi ediniriz. Anne ve babamız ilk rol modellerimizdir. Onların birbiriyle olan ilişkisi ve bizimle olan etkileşimi insanların ilişkisi hakkında bir şablon oluşturmamıza ve herkesi buna göre etiketlememize neden olur. Ne kadar çok insanla muhatap olursak o kadar çok gözlem yapıp kıyaslama fırsatımız olur. Ama bu bilgiler subjektif ve yanlış değerlendirmeye açık oluyor. Olumsuz ortamda büyüyen çocukların edindiği tecrübeler pek de iç açıcı olmuyor ve ileride karşısına çıkacak insanlarla nasıl iletişim kuracağını bu ilk deneyimleri belirliyor. Örneğin; babası annesine sürekli hakaret eden, ezen, değer vermeyen bir evde büyüyen çocuk. Şu tür inançlar ...

Bilinçaltı Bizi Nasıl Etkiler?

Herkes hayatı kendi filtrelerinden süzerek algılar ve kendi penceresinden bakar. Olumlu bakmak ve olumlu düşünmek çok önemlidir ancak olumlamalar derinden gelmiyorsa eksik kalır. Hayat güzel, insanları seviyorum, her şey çok iyi deyip dursanız öyle bakmaya çalışsanız da zor bir aileden geldiyseniz, büyükleriniz kıtlık, zorluk ve sorunlarla yaşadıysa, kötü deneyimlere sahipseniz, hayatın kolay ve güzel olduğuna inanmanız kolay olmayacaktır.  Sözlerinizle zorlasanız da bilinçaltı kayıtları dönüştürülmediyse onlar sürekli baskı yapmaya ve sizi aşağıya çekmeye devam edecektir. DNA; nesilden nesile kayıtların depolandığı bir hafıza kartı gibidir. Nesiller deneyimlerini, düşüncelerini, inançlarını ve duygularını sonraki nesillere aktarır. Hayatımızda bize ait olmayan pek çok duygu ve inanç vardır. Biz aktüel olmayan pek çok kaydı taşımaya devam ederiz ve bunlar bizi zorlar.  Bilinçaltı dönüşümü ve atalardan gelen kayıtlarla ilgili pek çok teknikle çalışma yapılabilmektedir. Bu çalış...

Hayatın Algoritması

Bizim seçimlerimiz, bakış açımız ve attığımız adımlarla şekilleniyor hayatımız. Bu bizim yaşadığımız her şeyin suçlusu olduğumuz anlamına gelmez. Ancak hayatımızın sorumluluğunu almamız gerektiğini gösterir. Sosyal medyada hangi konuda arama yapsak ya da hangi etiketleri kullanarak paylaşım yapsak karşımıza o konuya yönelik kaynaklar çıkar.  Hangi konuyla ilgilendiysek onunla ilgili reklamlar ve seçenekler sunulur. Baktıkça daha fazlası gelir. Bunu güzel kullandığımızda çok güzel imkanlar açılır önümüze. 

Konfor Alanından Çıkmak

Kendimizi rahat hissettiğimiz, alıştığımız, tanıdık, bildik alanın içinde kendi konforumuzu oluşturur ve ona tutunuruz. Acı da çeksek alıştığımız acıyı terk etmek bile zor gelir. Değişiklik yapıp yeni zorluklar yaşamaktansa halihazırda olan zorluklarımızla yaşamayı seçeriz çoğu zaman. Değişime adım atmak zor gelir. Her yeni gün geçmişten getirdiğimiz anılara, tanıdık yüzlere hatta duygulara tutunuruz. Sabah uyanınca sevdiklerimizi, sevmediklerimizi, öfke ve diğer iyi ya da kötü duygularımızı hatırlayıp güne güvenle başlarız. Dünkü biz olduğumuzu kendimize hatırlatır, aynı eylemleri tekrarlayarak aynı rutinle güne devam ederiz. Bu bize aittir, konfor alanımızda güvende hissederiz. Ancak her gün aynı hayatı yaşarken, aynı duyguları hissederken ve aynı düşünceleri tekrarlarken hayatımızda bir şeylerin değişmesini beklemek hatadır. Hayaller ve hedeflerimiz için önce rutinlerimizi değiştirmemiz ve yaşamak istediğimiz hayata uygun olmamız gerekir. Nasıl bir hayat istiyorsak onun için adım ad...

Davranışları Değiştirmek İçin Neler Yapılmalı?

İstenmeyen davranış karşısında çokça kullanılan; tehdit, korkutma, olumsuz sonuçları gösterme ve cezalandırma çoğunlukla başarısız olan yöntemlerdir. Farklı yaş gruplarında bu yöntemlerin etkisi araştırıldığında aynı şekilde başarısız sonuçlandığı görülmüştür. Örneğin; ceza vermek, olumsuz sonuçları göstermek çocuklar üzerinde şartlara, zamana, mekana göre değişen etkiler yapmaktadır. Tehdit eden kişi ortalarda olmadığında, çocuk olumsuz davranışı yapmaya devam edebilir. Olumsuz sonuçlar gösterildiğinde beyin savunma mekanizmasıyla kendine uygun mantıklı nedenler bulabilir. Örneğin; sigara içenler erken ölür, sağlık sorunları yaşar gibi olumsuz sonuçları saymak kişinin kendine mantıklı savunma cümleleri bulmasına neden olabilir. Benim dedem de içerdi ama 90 yaşında öldü, bizim aile güçlüdür, bize bir şey olmaz,yıllardır içiyorum ama sağlığım yerinde öyleyse içmeye devam edebilirim gibi cümlelerle kendini kandırmaya devam edebilir. Toplumda bunlara benzer pek çok yöntem kullanılmakta ...

Bir gün daha bitti

Hayat bu kadar kısa ve yaşanacak o kadar şey varken istemediğimiz şeyleri yaşamak zorunda olmak, başkalarının istediği hayatı yaşamak zorunda kalmak ne kadar acıdır. Farkındalık oluştuğu anda düşünmeli ve kendi içinde yolculuğa çıkarak değişim için bir şeyler yapmalı. Bazen zorluklar içindeyken bile insanlar kendilerini başka bir hayata atılmak için hazır hissetmezler.

Değer Bilmek ve Değişim

Sürprizlerle dolu şu dünyada herkesin bir gün öleceğini biliyoruz ama kendimize ve sevdiklerimize ölümü uzak görüyoruz. Ölümü ve kaybedişleri yakın görseydik başka türlü davranırdık, kıyamazdık, doya doya sevmek için yollar arardık. Hayat çok kısa ve ölüm ummadığımız anda gelir. O halde hayatımızda değer verdiğimiz her kim varsa değer vermemiz ve her anı güzel değerlendirmeye çalışmamız gerekir. Kırdığımız kalpler ve mutlu ettiğimiz insanlar öylece hatırlıyor yaptıklarımızı, biz unutsak da birinin hayatında neleri değiştirdik, ne tür izler bıraktık bilemeyebiliyoruz. Öyleyse başkalarının sınırlarına müdahale ederken ve onlara bir şekilde dokunurken dikkatli olmamız ve en güzel şekilde iletişim kurmaya özen göstermemiz gerekir.