Bir zamanlar küçüktük fark etmeden her şeyi kaydettik. Buna dokunursam bana kızarlar, şöyle davranırsam sevilirim, annem - babam beni sevmiyor o halde ben sevilmeye layık değilim, kimse beni sevmez, kendim olursam sevilmem gibi kayıtlar tuttuk.
Sormadık, açıklama yapılmadı, kendi bakış açımızla, duygularımızla, subjektif olarak değerlendirdik ve o anki haliyle öylece kaydettik.
Zamanla yeni deneyimler eklendi, eski kayıtları destekleyenleri kanıt olarak ekledik. Kanıtlar güçlendi.
Değersiz hisseden daha da değersiz hissetti. Sevilen daha da sevildi.
Baskı gören baskı görmeye devam etti.
İlk kayıtlar çok önemli ancak sonraki kayıtlar farklı olursa gidişatın değişmesi mümkün. Genellikle ilk baştaki kayıtlar sonradan desteklenerek devam ediyor. Ve hayat bu döngü içerisinde aynı perspektiften sürdürülüyor.
Fark ettiğimizde değiştirmek mümkün. Değişim bize bağlı. Yolu aydınlatan ışık bizim içimizde... Yeter ki aydınlatmayı isteyelim. İçimizdeki karanlığı, içine girdiğimiz çukuru değiştirmek mümkün. Biz çok güçlü ve donanımlı yaratılmış varlıklarız. Sezgilerimiz, iç ve dış bağlantılarımız o kadar muazzam ki bunları kullanmayı bilenler cevherini keşfetme yolculuğunda emin adımlarla ilerliyor. Bazıları gözünü kapatıp yokmuş gibi davranmayı seçiyor.
Hayatımızı bizim seçimlerimiz yönetiyor. Bazen seçimlerimiz bilinçli olmuyor.
Eğer biz seçersek hayat ona göre yön veriyor. Bıraktığımız şeyin yerine ne koyacağımızı biz seçebiliriz.
Seçimi biz yapmazsak hayat sistemi orayı doldurur. Kainat boşluk kabul etmez. Ya biz doldururuz ya da hayat bizim için en uygun olanı doldurur.
Dua, niyet, istek ve seçimlerle yolumuzu seçmek bizim elimizde. Yeter ki elimizdeki imkanları kullanalım. Çaresizmişiz gibi yaşamayalım. Çareler, imkan ve olasılıklar çok fazla, onlara sırtımızı dönmeyelim, kalbimiz, sezgilerimiz, duyularımız, şuurumuz açık olsun.
Sunulanı alabilecek halde olalım. Herkese sunulur ama kimisi kabul etmez, görmez, alamaz. Duvarlar örer kimisi. Alamayan hayattan da alamaz.
Almaya açık değilse suyu bile içemez, yerine başka içecekler koyar, nefesi almayı unutur, tutar. Alamayan veremez, veremeyen alamaz. Neleri alamadığına bakmalı insan. Hayatına, yaşadığı deneyimlerle bakarak mesajları okumalı.
Ne varsa bizde, bakış açımızda. Bakış açımız değiştiğinde çok şey değişecek. Parça bütüne aittir, parçadaki değişim bütünü de etkiler. Biz de bütünün bir parçasıyız. Bütünde olan değişim bizi de etkiler. Bizde olan değişim bütünü de etkiler.
Biriz, bütünüz. Bütünlükten güç alarak desteklendiğimizi hissederek özümüzdeki sevgiyle dolu dolu yaşayalım. Bu hayatı tatmak için geldik, her şeydeki güzelliği, intizamı, tatları görelim, tat alarak yaşayalım. Sevelim sevilelim. Her anımız güzelliklerle, şükürle dolsun. Sevgilerimle...
Sormadık, açıklama yapılmadı, kendi bakış açımızla, duygularımızla, subjektif olarak değerlendirdik ve o anki haliyle öylece kaydettik.
Zamanla yeni deneyimler eklendi, eski kayıtları destekleyenleri kanıt olarak ekledik. Kanıtlar güçlendi.
Değersiz hisseden daha da değersiz hissetti. Sevilen daha da sevildi.
Baskı gören baskı görmeye devam etti.
İlk kayıtlar çok önemli ancak sonraki kayıtlar farklı olursa gidişatın değişmesi mümkün. Genellikle ilk baştaki kayıtlar sonradan desteklenerek devam ediyor. Ve hayat bu döngü içerisinde aynı perspektiften sürdürülüyor.
Fark ettiğimizde değiştirmek mümkün. Değişim bize bağlı. Yolu aydınlatan ışık bizim içimizde... Yeter ki aydınlatmayı isteyelim. İçimizdeki karanlığı, içine girdiğimiz çukuru değiştirmek mümkün. Biz çok güçlü ve donanımlı yaratılmış varlıklarız. Sezgilerimiz, iç ve dış bağlantılarımız o kadar muazzam ki bunları kullanmayı bilenler cevherini keşfetme yolculuğunda emin adımlarla ilerliyor. Bazıları gözünü kapatıp yokmuş gibi davranmayı seçiyor.
Hayatımızı bizim seçimlerimiz yönetiyor. Bazen seçimlerimiz bilinçli olmuyor.
Eğer biz seçersek hayat ona göre yön veriyor. Bıraktığımız şeyin yerine ne koyacağımızı biz seçebiliriz.
Seçimi biz yapmazsak hayat sistemi orayı doldurur. Kainat boşluk kabul etmez. Ya biz doldururuz ya da hayat bizim için en uygun olanı doldurur.
Dua, niyet, istek ve seçimlerle yolumuzu seçmek bizim elimizde. Yeter ki elimizdeki imkanları kullanalım. Çaresizmişiz gibi yaşamayalım. Çareler, imkan ve olasılıklar çok fazla, onlara sırtımızı dönmeyelim, kalbimiz, sezgilerimiz, duyularımız, şuurumuz açık olsun.
Sunulanı alabilecek halde olalım. Herkese sunulur ama kimisi kabul etmez, görmez, alamaz. Duvarlar örer kimisi. Alamayan hayattan da alamaz.
Almaya açık değilse suyu bile içemez, yerine başka içecekler koyar, nefesi almayı unutur, tutar. Alamayan veremez, veremeyen alamaz. Neleri alamadığına bakmalı insan. Hayatına, yaşadığı deneyimlerle bakarak mesajları okumalı.
Ne varsa bizde, bakış açımızda. Bakış açımız değiştiğinde çok şey değişecek. Parça bütüne aittir, parçadaki değişim bütünü de etkiler. Biz de bütünün bir parçasıyız. Bütünde olan değişim bizi de etkiler. Bizde olan değişim bütünü de etkiler.
Biriz, bütünüz. Bütünlükten güç alarak desteklendiğimizi hissederek özümüzdeki sevgiyle dolu dolu yaşayalım. Bu hayatı tatmak için geldik, her şeydeki güzelliği, intizamı, tatları görelim, tat alarak yaşayalım. Sevelim sevilelim. Her anımız güzelliklerle, şükürle dolsun. Sevgilerimle...
Yorumlar
Yorum Gönder