Bir zamanlar küçüktük fark etmeden her şeyi kaydettik. Buna dokunursam bana kızarlar, şöyle davranırsam sevilirim, annem - babam beni sevmiyor o halde ben sevilmeye layık değilim, kimse beni sevmez, kendim olursam sevilmem gibi kayıtlar tuttuk. Sormadık, açıklama yapılmadı, kendi bakış açımızla, duygularımızla, subjektif olarak değerlendirdik ve o anki haliyle öylece kaydettik. Zamanla yeni deneyimler eklendi, eski kayıtları destekleyenleri kanıt olarak ekledik. Kanıtlar güçlendi. Değersiz hisseden daha da değersiz hissetti. Sevilen daha da sevildi. Baskı gören baskı görmeye devam etti. İlk kayıtlar çok önemli ancak sonraki kayıtlar farklı olursa gidişatın değişmesi mümkün. Genellikle ilk baştaki kayıtlar sonradan desteklenerek devam ediyor. Ve hayat bu döngü içerisinde aynı perspektiften sürdürülüyor. Fark ettiğimizde değiştirmek mümkün. Değişim bize bağlı. Yolu aydınlatan ışık bizim içimizde... Yeter ki aydınlatmayı isteyelim. İçimizdeki karanlığı, içine girdiğimiz çukuru değiştirmek...
Yaşarken öğrendiklerimi paylaştığım bir blog