Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İçimizdeki alem

İçimizde duyulmayı, görülmeyi bekleyen hediyeler gizli. Bazıları karanlıklarda, boşluklarda, bazıları doluluğun içinde gizli. Herkesin kendine özgü alemi var, içerideki hazineleri görmek kendine bağlıdır. Başkası bizim içimizdeki dünyaya erişemez, destek olur, yol gösterir ama kalbimizin derinliklerinin anahtarı kendimizdedir. Herkes kendi içindeki mağaralardan mesuldür.  İnsan bazen uzaklarda arıyor, uzaklaştıkça boşluğun arttığını fark etmeyebiliyor. Bir an gelip de kendine doğru yolculuğa çıkarsa işte o zaman boşlukları dolduranın yakınlık olduğunu, içindeki alemde gizli hazineler olduğunu görmeye başlıyor.  Gördüğümüz her şeye, yaşadığımız her olaya duygularımızı katarız. Sonra dönüp baktığımızda duygular yön verir nasıl tepki vereceğimize. Duygu; anı yavaşlatır, uzatır. Duygular olmasaydı hızlıca, fark etmeden geçip giderdi zaman. Durup düşünmemizi, yavaşlamamızı sağlayan duygularımız bazen bize çok ağır gelir, bazen kuş gibi hafif oluruz. Otobüsle giderken hı...

Sorunlardan uzaklaşmak için geniş bakmak

Güzel gördüğün çoğu şey bir anda olmamıştır. Geçen yıllar, farklı bakış açılarıyla dolu insanlar, üretenler, eleştirenler, bozanlar, düzeltenler ve daha pek çok faktör katkı sağlamıştır ona. Bizim açımızdan olumlu görünmeyen olaylar da katkı olabilir. İyi - kötü, doğru - yanlış diye değerlendirmeden süreci izlemek en güzeli.  Yaşarken fark etmeyebiliyor insan. Tam da sıkıntının orta yerinde kafasını kaldırıp geniş açıyla bakamayabiliyor. Ama şöyle bir geriye çekilse, uzaktan bakabilse fark edecek. Yıllar sonra bu deneyimin ona neler kazandıracağını bir bilebilse. Geçmişe bakınca olumlu, olumsuz her şeyin bize katkı olmak için heybemizde biriktiğini görüyoruz. Yolculuk boyunca aydınlanamasa da tünel. Sonuna gelince ışıklar manzarayı tüm parlaklığıyla sunuyor ve gözlerimizi kamaştırıyor. Bazen tünelden çıkmaya hazır olmadığımız için tünel uzuyor, bazen kısa olsa da bize uzun geliyor. Gözlerimiz bir anda ışığa çıkınca rahatsız olur, belki de göreceklerimize hazır hale gele...

Ne istediğini bilen insanlardan mısınız?

Çocukken neleri severdiniz? Sizi en çok ne güldürürdü? Her şeyi unutup yorulmadan yaptığınız neler vardı? Yıllar önceydi, çoğunu hatırlamakta zorlanıyorum diyebilirsiniz. Oysa bir koku, bir ses, bir görüntü kadar yakın. Onları hatırlamanın kıymetinden bahsedeceğim. Çocukken sevdiklerimiz, mutlu olduklarımız; bizim ruhumuzdan gelenlerdir. Ancak ailemiz, çevremiz bize onu yapma, o kötü, bu yanlış derken farkında olarak ya da olmayarak bizim asıl isteklerimize sınırlar koydular. Biz de isteklerimizin yanlış olduğunu düşündük. Yanlış zamanda yanlış şeyler istediğimize inandık. Kendimize yasaklar koyduk. Bunu sevmemeliyim, yememeliyim, böyle davranmamalıyım diyerek kendimizi bastırdık. Mesela büyüklerin yanında konuşma, uslu çocuk ol, dondurma her zaman yenmez, şimdi sırası değil, sen bilmezsin ben bilirim, sen sus, her gördüğünü isteme, gülme, ağlama, bağırma... gibi sözleri büyüklerimizden çokça duyduk. Peki ne oldu? İyi çocuk olmak için, sevilmek için kendimizden, ihtiyaçları...

Nasıl bakarsan öyle görürsün

Her sabah gördüğüm o manzara bugün bir başka güzel. Her gün güneş doğsa da her gün göremiyoruz onu. İçimiz kıpır kıpırken, güzel gelişmeler olunca, piknik, gezi ve manzara seyri söz konusu olunca o günün güneşi de ayrı parlıyor. Bugün camdan daha bir ayrıntılı baktım. Dünkü gördüğüm yer değilmiş gibi. Usulca seyrettim etrafta olanları. Okuldan gelen çocuk sesleri, sokaktan yükselen her bir ses, yeşil ve mavinin büyüleyici tonları bugün her zamankinden farklıydı. Ben farklıydım çünkü. Fotoğraf çeker gibi, video kaydeder gibi baktım uzun uzun. Yeni bir şehire gelmişim gibi. Yeniden baktım sıradan gördüğüm her şeye... Her şey daha bir anlamlı, daha bir uzak ve uzak olduğu kadar da yakın geldi. Çok tanıdık, bir o kadar da yabancı... Dışarıya açılan pencerem puslu olunca puslanıyor her yer. Bir söz vardı bir takvimde; penceresi kadar düşer bir eve ayın ışığı. O gün gözlerimin kalbimi yansıtmasına ve ruhumun sesini duymasına izin verdim. Hayır uzağa gitmedim. Her şey yerli yerind...